Hayatta en iyi kendimizi tanırız. O yüzden herkesi kendimiz gibi sanarız. Kendimiz nasıl düşünüyorsak karşımızdakinin aynı şekilde düşündüğünü, nasıl hissediyorsak benzer şekilde hissettiğine inanırız. Çatışmalar, anlaşamamalar ve yalnızlaşmalar ortak dil konuşamamaktan kaynaklanır. Ve işte insanın biricikliği ile insanlığın sıradanlığı birbirine karışır.

Çokça “seni tamamlamak istiyorum”, “diğer yarım olmasını istiyorum”, “biz birbirimizi tamamlıyoruz” cümlelerini duyuyorum. Romantik olmak ve duygusal olmak farklı iki olgu kanaatimce. Bana bu cümleler romantik gelmiyor nedense. Bir insanın kendini yeterli görmemesi, bir başkası ile tamamlanmak zorunda hissetmesi sağlıklı da değil kanımca. Ve ancak insanlık mağduriyetten beslenip zayıf olanı koruma altına alma iç güdüsünde. Ben hiç tam olduğunu düşünen, hissettiren birine insanların yüreğini açtığını görmedim. Üstelik “bir terslik var bu işte” diye düşündüğüm zamanlarda insanların neden birlikte bazen el ele, bazen belli mesafede ve ancak paralelde yürümek yerine birbirlerini taşımak için bu kadar parçalandıklarını anlayamadım. Siz bakmayın anlayamadım dediğime, bir başka yükü taşıyarak sevgi gösterisinde bulunmak benim ezbere bildiğim bir duygu. Yorucu. Bir de bir sır vereyim, birinin en iyi hâli için çabalamak o en iyi hâlde de sizin sevginizin isteneceği anlamına gelmiyor.

“Konu buraya nasıl geldi?” diyenlere anlatayım. Kızgın bazen kırgın hissettiğim ruh halimin iniş çıkışlarını yakalamaya çalışırken bana dönüp “hayatımda senin kadar duygusuz birini görmedim, mantığınla kalbini gömmüşsün” dedi. Bana dedi. Oysa ki dünyanın en duygusal on yaşayan bireyinden biriyim sanıyordum. Değilmişim. Birlikte çokça vakit geçiren insanlar bazen birbirini hiç tanıyamıyor, tanımak için çabalamıyor ama kendi kodları ile tasnifler yapıyor. Ben bu biriciklik tasnifinde “sert” olan çıktım. Ben!

Şimdi bu yazının ilk cümlesini tekrar okuyun. Ve sorun kendinize. Siz en iyi kendinizi tanıyorken başkaları gözündeki siz kendiniz mi? En azından tanıdığınız size yakın mı? Bazen, ama bazen, birazcık duygulardan bahsetmek sizi yarım yapmaz. Dengeye şöyle gelelim; siz yarımlık, tamamlamak, yardım etmek duygularını içinizde tamamlayın, ben tamamlamak istediğim eksiklerimi gösterebileyim. Böylece hepimiz hep bir sonraki versiyonumuza çıkalım. Ama birbirimizi taşıyarak değil de el ele. Bak işte, bu cümle gerçekten çok romantik oldu.

Biricik kendiniz bilmediğiniz bir siz ise kafanız karışmasın. Anlamaya çalışmak anlaşmanın bir parçası. Hepimiz de birbirimizin parçasıyız. Eksik olduğumuzdan değil de bütüne böyle varıldığından!