Bu aralar günümüz erkeklerine çok takılmış durumdayım. Birbirlerine benzer düşünce kalıpları, tek elden öğretilmiş çapkınlık replikleri, aynı kafa karışıklıkları. Hangi adamı masaya yatırırsak yatıralım fiziği farklı, yaşı, eğitimi farklı bir versiyonun neredeyse aynı hikayesi.
Biri çıkmış erkeklere vaaz vermiş. Demişki; Ey nesil! Eğer kafanız karışık gibi davranırsanız, ne istediğinizi bilmezseniz, ne istediğinizi bilseniz bile yanıltıcı olursanız sizden iyisi yok. Çok prim yaparsınız, ne kadar kötüsünüz, zalimsiniz, çapkınsınız, ıssız adam tribinde yalnızlık meraklısısınız siz o kadar zirvedesiniz. Ne kadar evliliğe düşmansınız, özgürlüğü cinsel ahlaksızlık boyutunda yaşıyorsunuz o kadar seksisiniz. Böyle olursanız çok revaçta olacaksınız demiş. Evet evet kesin böyle öğüt vermiş. Eminim. Neredeyse neslin yüzde doksanı aynı tripte geziyorsa başka bir açıklaması olamaz. Hamam böceği gibi bi noktaya odaklanıp giderken bir an durup hedef değiştirip başka bir noktaya gidiyorsa bu anlamsızca davranış ancak öğretilmiş bir ergenlik sendromu olmalı. Bu arada bu tribin 18-45 yaş demeden gerçekleşmesi, bir olgunluk sınırı tanımaması pek acı. Bari hatip kimdiyse bir yaş sınırı verseymiş.
Kadınlar ne ister? “Çok karışık” diye işine geldiği gibi yaşayan sevgili ırk. Aslında erkeğe ıssız adamlık hiç mi hiç yakışmıyor çünkü o ıssızlıkla adam olunmuyor. Erkeğe erdem yakışıyor. Erkeğe anlamlı bakan bir çift göz yakışıyor. Erkeğe sıcacık şefkatli eller yakışıyor. Ama herşeyden öte erkeğe en çok sevecek cesur bir yürek yakışıyor. Hatipe söylersiniz!