Kutuplaşma ve inatlaşma, insanı insana düşürüyor. Hayır, size “hayır” veya “evet” tercihinizi sorguladığım, yerdiğim, alkışladığım bir yazı okutmayacağım. Size geleceğinizi seçerken “kendi”nizin seçimini yapıp yapmadığınızı soracağım.
Anayasa, her yurttaşın bu vatanla anlaşması, vatandaşlık haklarının korunduğu yasadır. Yani ne bir partinin, ne bir kimsenin, ne bir grubundur. Herkesindir. Bugün senin, yarın ötekinin değil, zamansız her yurttaşa aittir. Anayasa, bir kişinin haklarını düzenlemez. Senin, benim, çocuğumun, annemin, babamın, işçimin, ögretmenimin, eşinin yani halkın haklarını okursun. Halk, herkestir. Öteki-beriki değil. Herkesin hakkı.
Şimdi bu durumda haklarımızı okuduk mu? Yani evetmiş, hayırmış tartışmasını yapıp duruyoruz ya, birilerinin anlattığı ezberlenmiş replikleri bırakın, kendi cümlelerinizi kurun. Söyleyin, okudunuz mu?
Üç madde okuyamadık ama üç ay tartışacağız öyle mi? Çünkü fanatiğiz. Biz memleket olarak öteki berikine fanatiğiz. Evetçiyiz çünkü istikrar istiyoruz. Hayırcıyız çünkü Atatürkçüyüz. Mesela bu tartışmanın Amerika’da olduğunu düşünün. Amerika anayasası değişiyor. Bir grup diyorki Trump bir işadamı, göçmen sorununu çözüyor. Bir grup diyor ki Kennedy bu ülkeye özgürlüğü getirdi. Anayasa bu tartışmanın neresinde diye düşünmez miydiniz? Cumhuriyetçi veya Demokrat olmanın tartışması mı olurdu bu tartışma?
Şimdi bir iki gün mola verin bu fanatik tartışmaya. Anayasayı okuyun ve size ne sunuyor değerlendirin. Kalan hayatınızı, çocuklarınızı, sizin gibi belki de düşünmeyecek torunlarınızı ne bekliyor, nasıl koruyor düşünün. Hayal edin, bu anayasa ile gelecek nasıl gelecek? Alkış tutmak, kendini göstermek, sınıfını ortaya koymak için değil. Hayatınızın geri kalanı için. Kendiniz için ne istediğinizi söyleyin. Dilinizle değil, kalbinizle, fikrinizle, özünüzle, beklentilerinizle..Kimsenin fanatiği değil, kendinize taraftar olun.