Ve bir gün anladım ki, herkes ikinci şansı hak etmez.
İnsanın içindeki duygularla başetmesi, bu dünyanın tek ve en büyük sınavı. Dışarıda savaş verdiğimizi düşündüğümüz her şey aslında o dış etkenin bizde yarattığı his. Bu duyguları yönetebildiğimiz kadar az etkileniyor veya yönetemediğimiz kadar şiddetini hissediyoruz. İki insanın aynı olay karşısında takındığı tavır tamamen farklı. İki farklı insanın kendimize tamamen aynı söylemli aynı hareketini yorumlama şeklimiz farklı. Tamamen aynı şekilde yaşanan aynı olaya farklı zaman dilimlerindeki tepkimiz farklı. Aynı insanın farklı zaman dilimindeki aynı davranışına verdiğimiz anlam farklı.
Liseye giderken dünyaya yüklediğimiz anlamları hatırlıyor musunuz? Üniversitedeki anılarımız? Şimdiyse… O zamana yüklediğimiz tüm saflığın silinmiş olması? Dünya tüm hızıyla dönerken, duygularımızı dönüştürüyor. Öğrenmemiz gereken dışardaki hikayeler değil özümüze bağlı dersler.
Bazı hikayeler yarım kalmalı. Bazı savaşlar kazanan kaybedeni olmadan ortadan kalkmalı. Bazı insanlar hayatlarımızdan çıkmalı. Ve bazı seçimler tam zamanında yapılmalı. ‘Belki’ler, ‘acaba’lar cebimizden zamanı çalan kumarlar. Noktalar konulup yolumuza çıkanlarla yürümeliyiz. Bu sınavda her geriye bakış bizi bizden alırken aslında tam da kendi duygularımızın sınavı. Bazı sınavlardan iki kere kalınca bütünlemesi olmuyor. O sınav seni yarılıyor!
Çıkarılması gereken dersi çıkarmadığımız her an, hayatın herhangi bir virajında o dersle yüzleşeceğimiz açık. İkinci şans, başkasına değil kendine sunduğundur. Çünkü bazı insanlar ikinci şansı hak etmezler.
Başedemediğimiz duygular öfke doğuruyor. Ve öfkelenmek zehiri kendimiz içip karşıdakinin ölmesini beklemek demek.
Bu yüzden izin verin şansınız kendinizden yana sonsuz olsun!