Bugün Dağların Dumanı Aralandı, Hoşgeldin! Ah Işıklar İçinde Kaldım, Yandım Efendim…
Ne zor değil mi birine artık “hoş geldin” demek. Yalnızlardan kalabalık bir sosyal grup olduk. Ne çok eğlendiğimizi anlatamam. Hayat akmasın diye akan nehre baraj koyasım, “dur artık, dur” diyesim var. Herkesi sevesim, kimseye değmeyesim var. Ancak unutulmayasım da var. Değirmenlere karşı birer yitik savaşçı gibi hep sen ve ben, biz olmadan kalasım var. Derelerden denize akasım, denize karışmayasım var. Çünkü “hoş geldin” demek çok zor. Günümüz yalnızlarından olmak bu demek sanırım. Oysa bir yandan….
Sen Bana Yangın Ol Efendim, Ben Sana Rüzgar / Tutuşsun Gün, Yansın Geceler, Zamanımız Dar…
Evet “hoş geldin” demek zor. Ama o kadar hoş gelmesini istiyorum ki. Sadece bu düşünce bile beni ürkütüyor, heyecanlandırıyor, kıpkırmızı yapıp aptallaştırıyor. Sahilde yürümek ve o denize girmemekten sıkıldım. Önümde uzanan okyanusa ayaklarımı değirmek, ıslanmak değil de derine, en derine dalmak istiyorum. Nefessiz kalana kadar dalmak, yüzmek, suyun içinde suyun parçası olmak. Suya ait olamazsın. Ama kaldırma gücüne, dalgasına ve akışına bırakıp, onunla sürüklenebilirsin. Daldıkça bir deniz kızı olabilirim. Teslim olabilirim yani. Belki. Olabilirim de… Zor!
Sen Bana Geç Geldin, Ben Sana Erken/ Tutuşsun Gün, Yansın Geceler, Vaktimiz Varken…
Çünkü aşk bu değil. Çünkü aşk o da değil. “Nedir?” derken… Aşk sadece aşık olmak istemek gibi. Sana ait bir duygu. Ah bu iyelikler hep karşıma çıkıyor sürekli uçmaya çalışırken. Ama ya öldürürse. Ya da süründürürse yine yeniden… O yüzden diyemem. Diyemem ben;
Bugün Günlerden Güzellik, Sefa Geldin Hoş geldin,
Ya değilse hissettiklerim gerçek. Ya bir anda geldiği gibi gidecekse. Ya benim ellerimde bir kelepçe olacaksa. Ya uçamayacaksam. Ya benden ona kaçacaksam.
Ah Bu Yağmur Yalnızlığımmış, Dindim Efendim… ya yalnızlıktan kaçmışsam. Diyeceğim o ki. Hoş geldin demek çok zor. Ama hoş gelmek, hoş geleceği kapıda beklemek… Ya bir de hoş gelirse demek boş gelmesinden korkmayarak.
Sen Bana Yangın Ol Efendim, Ben Sana Rüzgar/ Tutuşsun Gün, Yansın Geceler, Zamanımız Dar…
Bir anda korkum kaybolacak biliyorum. Elini tutup, “hoş geldin” dediğimde benden bir biz, senden bir ben olacak. Sen kalırken seni seveceğim. Sen varsın diye seveceğim bizi. Kendim kalarak sevebileceğim seni. Gözlerine dalıp yüzebileceğim. Okyanus dediğin senin nefesin olacak benim için. Düşlerim, düşüşlerim yılmayacak sana. Göçler beni zorlamayacak. Seni sevdiğimi anlarsam, senin için kanatlarımdan birini sana takacağım. Gökyüzü de yer yüzü de aynı yer çekimi standartında kalacak çünkü ben yere basmadan kök salacağım. Bu delilik hali ne de hoş gelecek. Herkesten gizli bir sen ve bir ben bileceğim seni sevdiğimi, senin sevdiğini. Dilimde ; “Tutuşsun Gün, Yansın Geceler, Vaktimiz Varken…” diye bir şarkının cümlesi ile bağır çağır, sessiz, sesli, içli dışlı. Biliyorum ben sana, “Hoş geldin” diyeceğim!