Zaman dediğimiz, dakikalar, saatler, günlerle ölçülüyor. Saat sekizi iki geçiyor örneğin. Gün 24 saat, yıl 365 gün. Sayılarla ölçüyoruz ömrümüzü. Anlarımızı, anılarımızı sayılarla damgalıyoruz. Ne kadar değerli olduğunu ölçmeye çalışmak boyutsal bir yanılgı oysaki. Değeri 75 yıl mı? 75 ömürlük sevmek mi? Zamanı kalbimle saymayı tercih ederdim. Böylece atmasının anlamını bilirim.

Bir yıl daha gitti ömrümüzden diyeceğim de. Benden bir ömür gitti. En gurur duyduğum, en iyi ki varım. Oysa ne planlarım, hayallerim vardı. Şimdi benim bu yılı 365 günle sayıp, bir yıl daha gitti demeye dilim varmıyor. Demek ki yıl 365 günle sayılmıyor. Bu hayatın anlamını kavradığın an sen olabildiğin ilk andır. Kendini buluşun, kendi buluşun. Hayatın anlamı, saymak ve ölçmek değil, seni ekleyerek “katmak”tır.

Şimdi tam da bu yıl geçerken yeni yıl planlarını düşünüyorum, izliyorum, duyuyorum o yepyeni heyecanları. Çünkü bir yılı bitirmek, yeni yılı başlatmaktır. Oysa başlayacak yarımlıklar bir yandan korkutuyor. İşte o an bir karıncalanma oluyor başımda, sanki bir el okşuyor başımı. Küçüklüğümden beri en naif haliyle, en şefkatli şekilde. Ben öyle umduğum için tabiki bu karıncalanma. Sonra sen yine de ve yeniden başlayacaksın diye fısıldıyor iç sesim.

Düşünüyorum. Plan yapacak mıyım yeni sene için? Mesela, yeminler eder miyim tutulmayacak sözlere, ya da o yeminlere inanır mıyım ki? Kesin inanırım. Nasılsa yalanlar hayata dair. Hiç akıllanmadan, hatta yalan olduğunu, tutulmayacak olduğunu bilerek yine ve yeniden inanırım.

Uçar mıyım diyar diyar? Uçarım. Sonsuz kere korkarak uçarım. Her seferinde yüreğim ağzıma gelse de yine ve yeniden uçarım.

Eşyalar toplanır mı bilmiyorum anılar toplanmıyor. Saçıldıkça saçılıyor. Derli toplu olması için var gücümle düzenler sonra yine de dağıtır, kimi zaman bırakırım dağınık kalsın. Yine ve yeniden toparlamak için.

İnsanın gülüşü bazen kayboluyor bazen renk veriyor. Ağlar mıyım? İçim çıkana kadar evet. Güler miyim? Her renkte, her tonda yine ve yeniden evet.

“Kadınım” diyecek yüreklilikte bir kalbe bağlanır mıyım? Oysa bir zamanlar deli gönlüm… Bir dakika, benim gönlüm hala deli. O zaman yine ve yeniden evet.

Güllerim, gülüşlerim, umutlarım soldu. Ama sonra yeniden yeşerdi. Toprağın ölmesi ve yeniden canlanması… İnanır mıyım bilmem ki? Gördüğün şeye inanman gerekiyor mu?

Öncesinin sonrasının olmadığı tek bir andayım. Her gece uyku diye uyuduğum her sabah güneş diye baktığımca sever miyim? Beni neden sevmedin diye sorar mıyım? Bence ben yine sessizliği tercih ederim kırgınlıklarda. Sormam. Benden artık kim geçer bilmem de geçmeyecekleri biliyorum. O yüzden sormam.

Geçecek diye beklemeyi bırakır mıyım? Hiç beklememek mi gerek acaba? Yok yok, ben kesin beklerim. Geleni de gelmeyeni de beklerim.

Konserveye çevirmeyeceğim ve kenarda bekletmeyeceğim anlarım var. Hesabını da öderim. Yeterki yaşayım. Yine ve yeniden…

Anlatırken dinletemediğim satır aralarım var. Hani bahsediyordum masumiyet, yeni başlangıç, temiz sayfa. Yarım kaldı bak. Tamamlar mıyım? Yine ve yeniden…

Plan yapmamayı planlıyorum. Yeni yıl beklentim. Beklentisiz olmak diyorum. Bu ne çelişki, yine ve yeniden…

O zaman bırakalım gitsin 2017. İçimi yakan, kül edenlerle. 2018’i bekleyelim.

Sev beni sevilmediğim kadar, unuttur yalnız yaşadığım her anı öyle gel 2018.

Öylesine gel!